7 Mart 2015 Cumartesi

Faiz-Enflasyon İlişkisi Üzerine

Son günlerde bir faiz-enflasyon tartışmasıdır gidiyor. Birileri enflasyonu faizin tetiklediğini iddia ederek, ısrarla faiz indirimi istiyor. Peki faiz enflasyonu tetikleyen bir faktör müdür?

Şimdi öncelikle bakmak gereken şey enflasyonun karakteridir. Üniversitede seçmeli ekonomi dersi alanlar ya da gazetelerin ekonomi sayfalarını okuyanlar bile bilir ki, enflasyon iki türde görülür. Bunlar talep yönünden enflasyon ve arz yönünden enflasyon olarak adlandırılabilir.

Talep yönündeki enflasyon, talep artınca malın değerinin artmasıdır. Rağbet gören bir ürünün fiyatı artar. Şimdi herkes çıkıp altın almaya başlarsa, piyasada altın azalacağından fiyatı artar ve enflasyon oluşur.

Arz yönündeki enflasyon ise maliyet enflasyonu olarak gördüğümüz enflasyondur. Ürünün maliyeti artarsa, talep artmasa bile üretici ve satışı maliyeti ürüne yansıtacağından ötürü fiyat artar. Benzin tüketimi artmadığı halde, benzin fiyatının artması buna bir örnektir. Benzinin maliyeti arttığı için fiyatı zamlanır ve enflasyon artar.

Peki Türkiye'deki enflasyon hangi karakterdedir?

Türkiye'de talepten ötürü, piyasada azalıp değeri artan bir ürün var mı?

Ben böyle bir ürün göremiyorum. Millet yüklendiği için fiyatı artan bir ürün yok.

Şubat ayı verilerinde enflasyonu tetikleyen en çok fiyat artışı gıda ürünlerinde gerçekleşmiş. Peki gıda tüketimimiz arttığı için mi gıda fiyatları artıyor yoksa gıda maliyetleri arttığı için mi?

Bu sorunun cevabı oldukça basit. Gıda tüketimi arttığı için değil, gıda üretim maliyetleri arttığı için gıda enflasyonu yüksek çıkıyor. Yani bir maliyet enflasyonu söz konusu.

Peki Türkiye'de yaşanan bir maliyet enflasyonu ise, maliyet enflasyonunun faizle ilişkisi nedir?

Dolar arttığı için yükselen enerji ve ulaşım maliyetlerinin ürünlerin fiyatlarını artırmasının faizi düşürerek çözülmesi nasıl bir aklın fikridir ben anlayamıyorum. Dolar arttığı için petrol fiyatı artıyor, bu da üretim ve nakliye masrafını artırıyor. Bu da ürünün fiyatını yükseltiyor, yani enflasyon oluşturuyor. Faiz düşerse, bu enflasyona nasıl olumlu etkisi olabilir ki? Aksine ters etki yapar.

Faizi düşür, Dolar iyice yükselsin. Enerji fiyatları iyice artsın, üretim ve nakliye masrafın daha da yükselsin, maliyet iyice şişsin, enflasyon daha da yükselsin. Böyle bir mantık olabilir mi?

Şu anda karşılaştığımız enflasyon maliyet yönlü değil, talep yönlü olsaydı faiz düşürmenin, enflasyon üzerinde olumlu bir etkisi olabilirdi. Talep çok, üretim az olduğu için fiyat yükseliyorsa, faizleri düşürüp, kredi almayı cazip hale getirerek, yatırım yapılmasını sağlayarak üretimi artırabilirsin. Örneğin Türkiye'de zeytinyağı sektöründe talep çok, arz az olduğu için fiyatlar yükseliyor olsa, zeytinyağı üretmek isteyenlere faizi düşürüp kredi verirsen, adam da fabrikasını kurup zeytinyağı arzını artırarak, zeytinyağı fiyatlarının yükselmesini engelleyebilir. Ancak bu talep enflasyonunda söz konusu olabilecek bir durumdur. Türkiye'de şu anda hiçbir sektörde talep yönlü enflasyon yoktur. Şu anda yaşanan yüksek enflasyonun sebebi maliyet yönlüdür.

Son dönemde yavaşlamasından şikayet edilen inşaat sektörüne bakalım. İnşaat sektöründe konut arzı fazla olmasına rağmen enflasyon var. İnsanlar alacak ev bulamadıkları için mi ev fiyatları yükseliyor, yoksa inşaat maliyetleri arttığı için mi?

İnşaatta fiyatların yükselmesinin sebebi maliyetlerin artmasıdır. En önemli maliyet de arsadır. Arsa fiyatlarının yükselişi de malum. Nice insan arsadan zengin oldu. Ucuza arsa bulunursa da müteahhitler zengin oldu. Etiler Polis Okulu'nun arsası neden ucuza kapatılmak isteniyor herkes tahmin edebilir.

İnşaat sektöründe fiyatların artışı, maliyet yönlü değil talep yönlü olsaydı. Yani insanlar alacak ev arayıp, bulamasalardı da fiyatlar bundan artsaydı, faizlerin düşmesi enflasyonu düşürürdü. Faiz düşük olduğu için müteahhitler kredi alıp alıp, bina dikerdi, talep karşılanır, fiyatlar artmazdı. Ama durum bu değil, enflasyon inşaat sektöründe de maliyet yönlü.

Neticede Türkiye'deki enflasyonun tamamı maliyet yönlüdür. Bu durumda da faizlerin düşmesini istemenin, enflasyon da olumlu hiçbir etkisi olmayacaktır. Aksine bu durumda faizlerin düşmesi, Doların artışına sebep olacağından ithal girdi maliyetinin artmasına sebep olup, maliyet yönlü enflasyonu iyice ateşleyecektir.

8 yorum:

  1. Ekonomik kavramları ve aralarındaki ilişkiyi-etkileşimi,piyasanın genel işleyişini çok sade ve anlaşılır anlatıyorsunuz. Şahsım adına teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Umarım zamanla burada çok ciddi bir külliyat oluşur birçok konu hakkında.

      Sil
  2. Kusura bakma ama az çok doğru sonuca ulaşmış olmanıza rağmen analiziniz saçma olmuş. Ekonomiyi gazete sayfalarından öğrenirseniz ancak bukadar olur. Şunlardan hiç bahsetmemişsiniz:

    1 - Para stoğunun enflasyon üzerindeki etkisi
    2 - Para stoğunun artma şekilleri
    3 - Faizin paranın fiyatı olması, arz talep ilişkisi
    4 - MBnin faiz düşürmesinin ne anlama geldiği, MBnin faizi düşürmek için ne yaptığı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnız burada her açıdan enflasyon ve faiz konularını ele almadım, enflasyon ve faizin birbirleriyle olan ilişkilerini ele aldım. Enflasyon ve faiz konularını tek tek ele alsaydım dediğiniz konulara değinmek elbette gerekirdi. Zaten bu konuları tek başına açıklamak için kitap yazmak gerekir. Burada yaptığım şey, faiz artarsa enflasyona etkisi ne olur, ne olmazdı. Faizin düşmesinin ne anlama geldiği, faiz düşürmek için ne yapıldığı, para stoğunun artma şekillerinin vs yazının başlığının çizdiği dar sınırlar içinde yeri yoktu.

      Sil
  3. Tek tek inceleyelim.

    1 - Tabiki bir ürüne talep aniden çoğalırsa fiyatı artacaktır ama sizin iddia ettiğiniz gibi eğer talep artmıyorsa maliyet artıyor demek değildir. Tabi ki maliyet artarsa üretici bunu fiyatına yansıtacaktır (ki bunun sonucunda talep de düşecektir) ama bunun dışında dolaşımda olan TL'nin nüfus artışından daha hızlı artması da herşeyin fiyatını yukarı doğru etkileyecektir, ki genelde enflasyondan kasit bu, yani: para stoğunun artmasıdır. Nüfus artışını kaale almıyacağım yazının gerisinde.

    2 - Para stoğu genelde iki şekilde artar. Birincisi devlet yeni para basar, ikincisi bankalar tüketiciye verdiği borç artar. Bankaların toplam mevduatlarının ve sahip oldukları bütün gayrımenkullerin değerlerinin toplamının 9 katı kadar "havadan" para yaratma hakkı vardır. Nakit ekonomide dolaşan paranın sadece ufak bir bölümünü teşkil eder. Kullandığımız paranın çoğu banka kredisi olarak ortaya çıkıp, kredi bittiğinde yok olur. Eğer bu ay çekilen kredilerin toplam miktarı, ödenen kredilerin toplam miktarından yüksek ise para stoğu artar ve enlasyon olur, tersi durumda ise para stoğu azalır ve deflasyon olur (dikkat deflasyon devaluasyondan farklıdır, enflasyonun tersi yani herşeyin tl bazında ucuzlaşması anlamına gelir, devaluasyon is tlnin dövize karşı değer kaybetmesidir). Deflasyon iyi birşeymiş gibi gelse de aslında enflasyondan kötüdür. Deflasyon tüketimi azaltır (yarın daha ucuz olacaksa bugün niye alayım), dolayısı ile ekonomi yavaşlar ve küçülür. Bu yüzden batı devletleri %2 civarı enflasyon hedefler. Bunun için de para basarlar. Basılan para bankalara mevduat olarak girer, giren mevduata karşılık bankalar daha çok kredi verebilir. Eğer krediye olan talep aynı kalır ise, herşeyin fiyatı geçen ay da arttığı için kredilerin toplam değerleri yükselir ve dolayısı ile ekonomide dönen paranın miktarı ve dolayısı ile fiyatlar yükselir. Türkiye de enflasyonun daha yüksek olması dışında farklı değildir. Başınız döndü mü? Normaldir, birden fazla döngü var çünkü anlattıklarımda.

    3 - Demin krediye olan talepten bahsettim. Şimdi bu talep ile bankaların kredi olarak verebilecekleri paranın toplam miktarı, yani arz, faizi belirler. Para kredidir. Faiz paranın fiyatıdır. Eğer paraya talep çoğalırsa faiz artar, eğer paranın arzı artar ise faiz düşer. Merkez bankası bankanın tüketiciye kaç faizden kredi vereceğini belirlemez. Bunu piyasa belirler, kredi arzı ve talebi belirler.

    4 - Peki Merkez bankası ne belirliyor? Faiz hedefini. Merkez bankası direk krediye olan talebi etkileyemez ancak arzı etkileyebilir. Nasıl? Para basarak, veya basmayarak. Merkez bankası faiz düşürmek istediği zaman para stoğunun arttırır, böylece tüketiciye borç olarak verilebilecek para, yani arz artar, talep aynı kalırsa paranın fiyatı, yani faiz düşer. Tabi burda ters yöne de bir döngü var. Faizi düşürmek için yapılan enflasyon fiyatları arttırdığı için bir süre sonra kredi talebi de artar. Dolayısı ile faizi sunni olarak düşük bir seviyede tutmak için MB daha fazla enflasyon yapmak zorunda kalır. Faiz hedefi de bu yüzden aslında kısmen piyasa tarafından belirlenmektedir, piyasanın müdahalesiz belirleyeceği faizden uzun bir süre çok daha düşük bir faiz belirlemek, ciddi bir enflasyon krizine yol açar.

    Kıssadan hisse: MB yarın faiz düşüreceğim derse, aslında para yaratıp bankalara mevduat olarak yatırcağım demiş olur. İşte bu yüzden ekonomistler RTE ve Buluta kıçlarıyla gülüyorlar. Daha dış ticaret açığı ve bunun yarattığı faiz / döviz kuru ilişkisi ve döviz kuru enflasyon ilişkisine değinmedim bile. Onların da etkisi aynı yönde. Daha detaylara girmeyeceğim. Öğrenmek istiyorsanız ve İngilizceniz varsa artık birçok meşur üniversite derslerini youtubeda yayınlıyor, gidip onları izleyin. Ekonomi basit bir konu değil ve medya manüpülasyon dolu, gazetenin ekonomi sayfalarını okuyarak anlamak imkansız.

    YanıtlaSil
  4. Faiz artmasıda arz maliyet artması değil mdiir ? Bugünlerde sermayesiyle iş yapan kaç kişi kaldı ki. Kobilerden tut orta ve küçük şirketlere kadar hepsi krediyle iş yapıyor.

    Konuyla alakası yok ama ev fiyatlarının artmasındaki en büyük etkenlerden birisi yabancılara ev satımı ile olan talep dışında geriye ne kalıyor ? Tabikide kredi faizi. Satılan evlerin %45 i krediyle satılıyor. 200.000 TL lik ev 10 yıl vadeyle 350.000. TL yi buluyor. Haliyle bu evi satan adam 350.000 TL den aşşa bu evi satsa zarar eder talepde olunca o fiyata satıyor.

    Yazdıklarınız doğru fakat arz maliyetlerine faizide eklemeniz lazım sadece enerji maliyetleri etkili değil faizli maliyetlerde etkili. Büyük firmaları saymazsak kredisiz iş yapılmıyor kimsede para yok sermaye yok. Hatta milyar dolarlık ihaleler bile devlete yakın olanların parası olmadığı için kredi çekilerek yapılıyor

    Zaten faizin amacı da budur tüketimi arttırıp halkın elinde birikim bırakmamak ve parayı belli başlı seçkin 100 kişide tutmaktır.

    Bugün ne kadar para basarsan bas enflasyon olmaz çünkü eninde sonunda dönüp dolaşıp o para bir kaç şirketin bankasına geri dönücektir.

    Şuan halkın kullandığı nakit, Kısmi Rezerv Sistemindeki %10 un yarısındaki parayı yani %5 nakit dönüyor piyasada.

    Devletin olmuyan merkez bankasının bastığı nakit para 56 milyar TL iken piyasalarda işlem hacmi dijital para 650 Milyar TL dir. Buda kısmi rezerv sistemini doğrular nitelikte.

    YanıtlaSil
  5. teşekkürler çok basit ve sade anlatım olmuş

    YanıtlaSil