2 Nisan 2017 Pazar

Teğmen Selahattin'in Anılarından 31 Mart

O zamanlar İstanbul'da atlı tramvaylar çalışıyordu. Elektrik yoktu. 1908 İnkılabına kadar vapurlarda projektör olmadığından, şehir hatları gece çalışmazdı...

Bir gün dershanede gene bir haber yayıldı; İstanbul'da isyan olmuş, padişah hürriyeti geri alıyormuş. Mektepli zabitler (subaylar) öldürülüyormuş.

O zamanlar, ordunun yarısından çoğu neferlikten yetişmişti ve bunlara "alaylı" denirdi. Pek azı okuma yazma bilirdi. Alaydan yetişmiş paşalar da vardı. Alaylılar, mektepten çıkmış zabitlere "Gavur!" derler ve onları dinsizlikle itham ederlerdi. Fransızca hocamız olan Hüseyin Rahmi Bey, sırtında bir jandarma neferi elbisesi, bize veda etti: "Biz ölmeye gidiyoruz. Eğer padişah tarafı bizi öldürürse, siz intikamımızı alın ve hürriyetsiz bir memlekette mazlum ve uşak olarak yaşamayın, Allahaısmarladık!"

Bütün sınıf ağlıyorduk. 31 Mart 1909 İsyanı'nı böyle yaşadık.