6 Nisan 2012 Cuma

Türkiye'de Hızlı Trenler

10. Yıl Marşı'nda yurdun dört bir yanının, demir ağlarla örüldüğü söylenirdi. Yalnızca Cumhuriyetin ilk yıllarında değil Osmanlı döneminde de ciddi bir demiryolu ağımız vardı. Osmanlı'nın 8619 km uzunluğunda hat ağı vardır. Bunun 4559 km'lik kısmı Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarında kaldı. 4559 km'lik hattın ; 2352 km'lik kısmı yabancılara, 2207 km'lik kısmı Osmanlı'ya aitti.

Cumhuriyet döneminde bir yandan yabancılara ait hatlar millileştirilirken, bir yandan da yeni hatlar yapıldı. Osmanlı'dan 4459 km olarak alınan hat uzunluğu, 1940 yılına kadar 8637 km'ye çıkarıldı. Ancak 1940'tan sonra demir yollarına çivi çakılmadı. Tek hatlı, elektriksiz ve sinyalsiz kara trenlerin bile güvenle seyahat edemeyeceği hatlarda 2000'li bile yıllarda taşımacılık yapılıyordu. 



2000'li yıllarda demir yolları ile ilgili yeni bir vizyon ortaya atıldı, demir yollarına yeniden önem verildi. Yeni de bir hedef konuldu ; YHT, yani Yüksek Hızlı Tren denilen ; Avrupa ayarında trenlerle ve hatlarla, yüksek hızlarda taşımacılık yapmak...

Demir yolu teknolojisi 1940'larda kalmış Türkiye bu vizyona ne derece sahip çıktı bilinmez ama bu vizyonun ilk ürünü olan "hızlandırılmış tren" denilen yani "eski tas eski hamam ama gaza biraz basalım" diye özetlenebilecek bir ara formülle Ankara-İstanbul arası trenle 9 saatten, 5.5 saate düşürüldü. Bir yandan da yeni hattın yani YHT'nin temeli atıldı ve inşaatı başladı.

TCDD'nin planı, Ankara-Eskişehir-İstanbul Hızlı Treni'nin ilk etabı olan Ankara-Eskişehir bittiğinde, Ankara-Eskişehir arasını YHT ile 1.5 saatte ve Eskişehir-İstanbul arasını "hızlandırılmış tren" ile 2.5 saatte olmak üzere 4 saate düşürmek üzerineydi. Daha sonra Eskişehir-İstanbul YHT'si de bitince, "hızlandırılmış tren" tamamen kalkacak Ankara-İstanbul 3 saate düşecekti.

Ancak 22 Temmuz 2004 tarihinde Pamukova'daki virajda raydan çıkan "hızlandırılmış tren", 36 yolcunun hayatını kaybetmesine sebep oldu. 1940'tan beri çivi çakılmayan demir yolu alt yapısı iflas ettiğini göstermişti. TCDD'nin aldığı risk, elinde patlamıştı hem de bir sürü yolcunun hayatına mal olarak.

"Hızlandırılmış tren" seferleri durduruldu. Ancak YHT projesi bundan etkilenmedi. Çünkü zaten asıl olması gereken YHT idi.


Nihayet 2009 yılına gelindiğinde, Türkiye demir yollarında bir devrime şahit oldu. 13 Mart 2009 tarihinde Türkiye'nin ilk, dünyanın 8. hızlı treni Ankara-Eskişehir arasında yolcularını alarak, Türkiye'nin ilk yüksek hızlı yolculu seferini yaptılar.

13 Mart 2009 - Ankara Garı


İlk gün ben de seferlere katıldım. Ankara-Eskişehir arasında uçsuz bucaksız Anadolu Ovalarını, 255-260 km/s hızla geçmek gerçekten gurur vericiydi. Böyle bir ilke şahitlik etmek, tarihe tanıklık etmek de ayrı bir gururdu.

O gün, "yok canım daha neler" sözü boşa çıkmıştı. O gün "biz beceremeyiz" sözünün aksi ispatlanmıştı.

Hedefimiz olan gelişmiş medeniyet seviyesine, demir yollarında ulaşabileceğimizi artık görüyorduk. 

Tabi eleştiriler de olmadı mı..

Elbette oldu. Olacak tabi. Ancak en önemli eleştiri, en yanlış eleştiriydi. Bazıları diyordu ki ; "Japonya'da, Fransa'da 450-500 km/s hızla giden trenler var. Bizdeki 250 km/s hızla gidiyor. Bu da hız mı?"

Halbuki en yüksek işletme hızı 320 km/s idi. Ve bu çok az hatta vardı. Esasen hızlı trenler 250-300 km/s arası hız yapıyorlardı.


Yani Türkiye'nin dünya ile yarışır bir hızlı treni oldu.

2011 yılında Ankara-Eskişehir'in yanında Ankara-Konya hattı da hizmete başladı.

Şu anda da ise çok sayıda hattın inşaatı devam ediyor. Ayrıca bu yeni hatlarda çalışacak yeni hızlı trenlerin artık Türkiye'de üretilmesi için de çalışmalara başlanmış durumda.

Ankara-İstanbul YHT projesinin, ikinci etabı olan Eskişehir-İstanbul hattının inşaatında ilerleme oranı yüzde 50'yi geçmiş durumda. TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı, hattın 29 Ekim 2013 Cumhuriyet Bayramı'nda açılacağını söylüyorlar. Ancak bu pek mümkün görünmese de, 2014'ün ilk yarısında Ankara-İstanbul arası 3 saat diyebilirim...

Ankara-Bursa YHT'sinde inşaat başladı. Ankara-Eskişehir arası mevcut hattan, daha sonrasında ise Bursa'ya yapılacak yeni hattan gidilecek. 2015 yılında Ankara-Bursa 2 saat yani...

Ankara-Sivas hattının, Yerköy-Sivas olan 2. aşamasında yüzde 60 gibi bir ilerleme oranı var. İlk aşama olan Ankara-Yerköy arası ise ihale sürecinde. Ankara-Sivas 2016 yılında 3 saat diyebilirim...

Ankara-Afyonkarahisar-İzmir YHT projesinin ilk aşaması olan Ankara-Afyonkarahisar ihale sürecinde. İkinci aşama olan Afyonkarahisar-İzmir ise 2013 yılında başlayacaktır. Yani Ankara-Afyonkarahisar 2016 yılında, 1.5 saat olacak ; Ankara-İzmir ise 2017 yılında 3.5 saat olacak diyebilirim...




Peki YHT olacak da ne olacak? Diyebilirsiniz..

Öncelikli olarak YHT inşa etmek çok zor bir iş. Demir yolu, kara yolu gibi eğimleri çıkabilen bir ulaşım türü değildir. Bu nedenle dağları tırmandırmak, vadileri dolandırmak yerine tüneller ve viyadüklerle geçmek zorundasınız. Hele bir de YHT olunca, ani dönüşler yapamazsınız. YHT'de kurp yarıçapı denen, viraj yarıçapları 5-6 km'yi bulabilmektedir. Yani virajlar çok yumuşak olmalı, iniş-çıkışlar çok yumuşak olmalıdır. Bunun için de yol güzergahında iğneyle kuyu kazar gibi çalışmanız gerektiğini gösterir. Ama YHT'nin bunları katlanabilir kılan özellikleri de vardır. Bir defa ülkemiz artık YHT hattı yapabilecek kabiliyete erişmiştir. Örneğin Konya Hattını tamamen yerli şirketler yapmıştır. Yani YHT hattına harcadığınız para dışarı gitmemektedir. Şimdi artık trenlerin de ülkemizde üretilmesi aşamasına gelinmek istenmektedir. Bu da gerçekleşirse YHT büyük ölçüde milli bir proje olacaktır. 

Bunlara ek olarak YHT zamandan büyük oranda tasarruf sağlatmaktadır. Otobüsle 3, konvansiyonel trenle 4 saatte gidilen yerlere YHT ile 1.5 saatte gidilmektedir. 400-500 km'ye kadar mesafeler arasında uçağa karşı bile avantajlıdır(güvenlik kontrolleri, check in, taxi sırası gibi zaman kayıpları sebebiyle).

Ve YHT ekonomiktir. Ankara-Eskişehir arasında kişi başına elektrik maliyeti 1.5 TL'dir. Kişi başına 20 TL gibi fiyatlarla taşımacılık yapmaktadır ki bu güzergahlardaki otobüsler 2 katı sürede gitmesine rağmen ancak 16-17 TL gibi fiyatlar vermektedir. Ve elektrik kullandığı için de diğer fosil yakıtla çalışan ulaşım araçlarına göre çevrecidir. 

Ümit ediyorum ki, YHT projeleri bundan sonra bir devlet politikası haline gelir. Bir hükumetin veya bir bakanın politikası olmaz ; tüm ülkemizin projesi olur. Nasıl Atatürk döneminde her şehre demir yolu götürülmeye çalışıldıysa, bugün de hedef her şehre hızlı trenlerle ulaşabilmek olmalıdır.